Kuranı kerimin amacı insanların güzel ahlak sahibi, değerli bir insan olmalarını sağlamaktır.
İnsan yaratıldığı fıtrat üzere yeteneğini tespit ederek işe başlayacak, çok çalışacak, üretecek ve insanlığa nasıl faydalı olabilirim düşüncesiyle hareket etmeye çalışacaktır.
Kurani kerimin bize tarıf ettiği en iyi insan modeli,
insanlara elinden geldiği kadar hizmet edebilen, yaşadığı dünyaya katkı sunan, değer katan ve tüm insanlığa en çok faydası dokunan insanların yetişmesini sağlamaktır.
Peygamberimizde ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim diye bizlere boşuna söylememiştir.
Yine peygamberimize islam nedir diye sorulduğunda?
islam güzel ahlaktan ibarettir diye söylemiş, insanların değerli ve faydalı iyi bir insan olabilmelerini işaret etmişlerdir.
Buradan hareketle,
Müslümanlar olarak bir türlü gerçek manada İslamı anlayamadık, anlayamadığımız için de yaşayamadık, yaşayamadığımız içinde de örnek alınarak kimseye yaşatamadık ve bundan dolayı da kimsenin yaşamasına da vesile olamadık.
Düşünmeye, sorgulamaya, akletmeye, tefekküre, akla, kısacası bu konulardaki kuranın mesajlarına bir türlü istenilen önemi veremedik. Nasıl olduysa o kanala bir türlü kendimizi yönlendiremedik.
Hiç bir zaman İslamı gerçek kaynağından yani kurandan öğrenmedik ve kuranın mesajlarına, öğütlerine bize ne söylemek istediğine bakmadan yolumuza devam etmeye çalıştık.
Bunun sonucunda, istediğimiz yaşama, istediğimiz başarıya bir türlü ulaşamadık. Kuranı kerime yaşam rehberi olarak bakmadık. Sadece okumakla sevap kazanacağımızı düşündük ve ona göre hareket etmeye çalıştık.
Kuranı kerimi çok sevdiğimizi, her zaman ona saygı gösterdiğimizi söyledik ama onu hiç bir zaman anlamaya, onun söylediği gibi yaşamaya da çalışmadık.
Daha doğrusu onun bir yaşam rehberi olduğunu bir türlü idrak edemedik.
Kuranın mesajlarından yoksun, aklımızca, hayatımızı istediğimiz şekilde idame ettirmeye çalıştık, işe tam tersinden başladığımız için de bir türlü istediğimiz ve arzuladığımız yaşama kavuşamadık. Çünkü yanlış başlayan hiç bir olay bizi doğruya götürmemiştir.
Kuranı kerimi gerçek manada bize söylenen şekliyle düşünerek okumadık, okuduksada hayatımıza tatbik etmek için hiç bir uğraş göstermedik.
Onun söylediği manada biz yaşamaya gayret etmedik. İlkelerini yaşamayı zaten hesaba hiç katmadık ve ona göre hareket etmedik, edemedik.
Kuranı kerimi bol bol okuduk ama, okuduğumuzdan sevap alacağımızı düşündüğümüz kadar mesajlarını, öğütlerini almak için hiç bir uğraşımız olmadı ve her konuda olduğu gibi bu konuda da gerçek bir uğraş göstermedik, gösteremedik.
Allah kuranı Kerim’de buyuruyor. Kuran insanlar için bir rehber, şifa ve hidayet kaynağıdır.
Bunu okuduğumuz ve bildiğimiz halde bu mesajın ne anlama geldiğini düşünemedik, sorgulamadık, tefekkür de etmedik ve onun için bu konuda bizlere bir idrak da oluşmadı.
Sadece okumakla yetindik.
Okuduk, okuduk, okuduk, maalesef anlamadan okuduk ve okuduğumuzu hiç bir zaman anlamadık, anlamak istemedik. Üzerine de kafa yormadık, tefekkür de etmedik.
Kuran Kerim mesajında, bize gerekli olan tüm bilgilerin kuranı kerimin içinde olduğunu söylediği halde, bizler buna kulak astık, duymamazlıktan geldik, daha çok uydurma haberlerle hareket etme yolunu seçtik ve maalesef uydurma haberlere daha fazla iltifat ve itibar ettik.
Bir gün olsun kuranın mesajlarını gerçek manada anlama yoluna gitmedik, gidemedik. Uydurma hadislere, kim tarafından söylendiği belli olmayan hurafelere, daha da önemlisi ailede babalarımızdan annelerimizden yani atalarımızdan öğrendiğimiz geleneklere, göreneklere inandıkta, kuranın söylediklerine bir türlü inanamadık, inanmak istemedik.
Peygamberimizi sevdiğimizi, saydığımızı söyledik,sünnetlerini yerine getirmek için verdiğimiz mücadeleyi, hiç bir zaman onun gibi yaşamaya veremedik. Meselenin onun sünnetlerini yapmakta olduğunun değilde, asıl amacın onun geldiği bilinç seviyesine gelmek olduğunuda bir türlü kavrayamadık.
Yani Onun yaşantısını kendimize örnek alıp, her halimizle onun gibi yaşayıp, istediğimiz o huzur ve mutluluk ortamına bir türlü kavuşup selamete eremedik.
İbadetleri yerine getirmeye çalışırken asıl amacı unuttuk. İbadetler bizi daha değerli güzel ahlak sahibi, iyi bir insan yapması gerekirken, bu şekilde bakamadık İbadetleri amaç haline getirdik ve ibadetleri yaptığımız zaman cennete gireceğimizi zannettik ve bir türlü İbadetlerin amaç değil araç olduğunu kavrayamadık.
Onları hiç bir zaman araç olarak göremediğimizden de güzel ahlak sahibi be vazifesini bilen fıtratına uygun hareket edebilen bir insan da olamadık, tevazu içinde yaşamayı, sevmeyi, sevilmeyi, saymayı, sayılmayı, yardımlaşmayı. paylaşmayı, ALLAHIN bir emri olarak görmedik, göremedik.
Bunların neticesinde Müslümanlar olarak olmamız gereken yerlerde olamıyor bir çıkmazın içinde debelenip duruyoruz. Bizler istediğimiz hayat kalitesine ulaşamadan bu dünyadan ayrılıp bir meçhule doğru yol alıyoruz.
Bu durumda haklı olarak herkesi farklı bir endişeye sevk ediyor.
Sonuçta müflis bir tüccar gibi ne yapacağımızı şaşırmış bir şekilde hareket ederek sona doğru yaklaşmanın hüznünü ve ızdırabını yaşıyoruz.
Fazlası merak edenlere anlatılır. İsteyenin bize ulaşması çok kolaydır.
Selam ve dua ile Allaha emanet olunuz