TRABZON (AA) - HAKAN BURAK ALTUNÖZ - Trabzon'da 47 yıldır çaldığı kemençeyle ünlenen Sebahattin Yanık, yurt içi ve dışında organizasyonlarda rağbet görüyor.

Dedesi ve babasının izinden giderek 18 yaşında yörenin en önemli enstrümanlarından kemençeyi çalmaya başlayan Yanık, gençlere de bu sanatı öğretmeye başladı.

Bazı ilçelerde açılan halk eğitimi merkezi kurslarında 19 yıl kemençe eğitimi veren Yanık, 1990'lı yıllarda çıkardığı yaklaşık 30 kasetle bölgede daha tanınır hale geldi.

Yaşadığı iyi ya da kötü olayları yöresel dille notalara aktaran Yanık, AA muhabirine, kemençeyi çalınmasından öte tarihine sahip çıkılmasının daha önemli olduğunu söyledi.

65 yaşındaki Yanık, son nefesine kadar kemençe çalmaya devam edeceğini vurgulayarak, "Kemençe nereden gelmiş, bilen var mı yok. Kemençe nereden kalmış, bilen var mı yok. İncelemiş mi incelememiş. 'Ayşe çıkalım yaylaya, Fadime inelim köye.', bitti. Ben buna çok karşıyım. 47 sene hayatımı verdim ben buna. Hala 'Ben sadece ozanım.' diyorum." ifadelerini kullandı.

- "Ellerimizde hep nasır var"

Kemençenin Karadeniz insanının gönlünde çok farklı yeri olduğunu belirten Yanık, sözlerini şöyle sürdürdü:

Karabüklü çiftçi, 25 yıldır köylerde kullanılan eski eşya ve aletleri topluyor Karabüklü çiftçi, 25 yıldır köylerde kullanılan eski eşya ve aletleri topluyor

"Kadırga Şenliği yapıyorduk, rahmetli babamla. Birkaç sanatçı arkadaşları daha vardı. Kemençelerimizi ayarlıyorduk. Kadırga'da öyle horon oynardık ki dört kemençe hep beraber çalardık. Millet horonunu oynardı. Şimdi her şey cihaza bağlandı, her şey müzik setlerine bağlandı. Org arkanda, sanki bir yavanlık var. Cumartesi akşam gidiyorduk, pazar akşam geliyorduk. Bu ellerimizde hep nasır var. Niye? Oradan nasırlar kalır, patlardı ellerimiz çünkü bizim arkamızda bir şey yoktu ki sade bir kemençe, türkü devam ediyordu."

Sebahattin Yanık, yıl içerisinde, çoğunlukla yaz aylarında yurt dışına, özellikle Almanya'ya sürekli gittiğini belirterek, "Mesela 2 gün, 3 gün, hiç böyle durmadan kemençe çalarız orada. Büyük bir alan buluyorlar, çadırını kuruyorlar. Orada her şeyin hasreti var. Adam 12 ayın 11'inde çalışıyor. Bir ayın da 2 gününü, 3 gününü oraya ayırıyor." dedi.

Hayatta yaşanılanların kemençe ezgileriyle aktarıldığını kaydeden Yanık, "Yaşanmadan hiçbir şey olmaz, gerçekten yaşanmıştır. Karadeniz budur. Yani yaşanmış şeyler söylenir." diye konuştu.

Kaynak: aa