28 Şubat 1997, Türkiye'nin siyasi tarihinde önemli bir dönemeç olan bir olaydır. Bu süreç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) hükümete müdahalesiyle sonuçlanan ve Refah Partisi'nin kapatılmasıyla doruğa ulaşan bir dizi olaylar zinciridir. Arka planda etkili olan faktörler arasında laiklik ve din politikaları önemli rol oynamıştır.

  1. Laiklik İlkesi: Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde kurulan Cumhuriyet, laik bir devlet olarak tanımlandı. Laiklik ilkesi, devlet işlerinin dini otoritelerden bağımsız olarak yürütülmesini ve devletin herhangi bir dini inanca veya mezhebe dayanmamasını ifade eder. 28 Şubat sürecinde, laiklik ilkesinin korunması ve dini unsurların siyasete aşırı derecede karışmasının önlenmesi amaçlanmıştır.

  2. Din Politikaları ve İslami Hareketler: Türkiye'de 1980'lerin sonundan itibaren İslami hareketlerin etkisi artmaya başladı. Refah Partisi gibi İslami kökenli siyasi partiler, toplumda ve siyasette giderek daha fazla güç kazandı. Ancak, bu partilerin laiklik ilkesine uygun hareket ettiği konusunda şüpheler vardı ve 28 Şubat süreci, bu şüphelerin bir sonucu olarak görülebilir. Hükümetin dini referanslarla politika yapması, laik kesimlerin endişe ve tepkisine neden oldu.

    CHP Genel Başkanı Özel Silivri'deki halk buluşmasında konuştu CHP Genel Başkanı Özel Silivri'deki halk buluşmasında konuştu
  3. Askerî Müdahale Geleneği: Türkiye'nin tarihinde, demokratik düzeni korumak için ordu müdahaleleri geleneği bulunmaktadır. 28 Şubat da bu geleneğin bir örneğidir. Türk Silahlı Kuvvetleri, laiklik ilkesinin korunması ve ülkede düzenin sağlanması amacıyla hareket ettiğini savunmuştur.

  4. Siyasi Gerilimler: 1990'ların ortalarında Türkiye, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu. Bu dönemde yaşanan siyasi gerilimler, 28 Şubat sürecinin arkasındaki faktörlerden biri olarak görülebilir. Zira ekonomik sıkıntılar ve siyasi çalkantılar, toplumda endişe ve belirsizlik yaratarak askerî müdahaleyi kolaylaştırdı.

Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle 28 Şubat süreci yaşandı ve Refah Partisi'nin kapatılması gibi olaylar gerçekleşti. Ancak, bu süreç hem destekleyicileri hem de eleştirenleri arasında hâlâ tartışmalı bir konudur. Kimileri bunu laikliğin korunması için gereken bir adım olarak görürken, kimileri demokratik süreçlere zarar veren bir askerî müdahale olarak değerlendirir.